Selma KUNAR/ANTALYA, (Antalya Olay) – Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kulak Burun Boğaz Kliniği’ne başvuran 55 yaşındaki Metin Paçacı’nın, en büyüğü 2 cm olan 5 taş nedeniyle yaklaşık 6 cm boyutunda kitleye dönüşen tükürük bezi, taşlarla birlikte başarıyla çıkarıldı.
Antalya’da yaşayan Metin Paçacı, boynundaki şişlik nedeniyle başvurduğu hastanede soğuk algınlığı ve bademcik iltihabı teşhisi aldı. Antibiyotik tedavisi sonrası şişliğin inmesiyle birlikte ağız içinde minik taşlar belirmeye başladı. Başlangıçta diş taşı olabileceğini düşünen Paçacı, boynundaki şişliğin yeniden artması ve kasılmaların başlaması üzerine Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kulak Burun Boğaz Kliniği’ne başvurdu. Hekimler tarafından acil ameliyat önerilen Paçacı, 2 saat süren bir operasyonla sağlığına kavuştu.
Ameliyatı gerçekleştiren Prof. Dr. Özer Erdem Gür, hastanın boynundaki şişlik ve ağzından çıkan taşlar nedeniyle başvurduğunu belirtti. Yapılan muayene sonucunda, hastanın boynunda tükürük bezinin 6 cm boyutunda bir kitle oluşturduğunu tespit ettiklerini ifade eden Prof. Dr. Gür, “Ultrasonografi ve BT taramalarında çok sayıda taş tespit edilince ameliyat kararı aldık” dedi.
Tükürük bezindeki taşların oluşum sürecini açıklayan Prof. Dr. Gür, tükürüğün yapısında yüksek oranda su, mineraller ve sindirim enzimleri bulunduğunu vurguladı. Su miktarının azalması durumunda minerallerin kristalleşerek taş veya tortu oluşturduğunu dile getiren Gür, “Küçük boyutlardaki taşlar tükürük bezi kanalından atılabilirken, boyutları arttıkça tükürük bezini şişiriyor. Hastamızda taşlar küçükken ağız yoluyla çıkabilmiş, fakat boyutları büyüdükçe enfeksiyon gelişmiş” diye ekledi.
‘Tükürük bezi yapısı da bozulmuştu’
Prof. Dr. Gür, tükürük bezi taşlarının sıklıkla görülebildiğini ancak bu hastada olduğu gibi hem sayıca hem de boyut olarak nadir bir durumla karşılaştıklarını belirtti. Ameliyat sırasında en büyüğü 1,5-2 cm olan 5 taş çıkardıklarını kaydeden Gür, “Taşlar küçük ve kırılabilir durumda olsaydı endoskopik yöntemle çıkarılabilirdi. Ancak hastamızda tükürük bezi yapısı bozulmuştu, bu yüzden tükürük bezini de taşlarla birlikte çıkarmak zorunda kaldık” dedi.
Tükürük bezi taşı oluşumunu engellemek için yeterli sıvı alımının önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Gür, bazı ilaçların da bu duruma yol açabileceğini ifade etti. Ayrıca bazı konnektif doku hastalıklarının tükürük bezi taşlarıyla ilişkili olduğunu ve radyoterapi gören hastalarda da bu tür taşların görülebileceğini belirtti.
‘Gecikseydi ameliyatı zorlaşırdı’
Ameliyat ekibinde yer alan Doç. Dr. Nevreste Didem Sonbay Yılmaz, hastanın daha fazla gecikmesi durumunda enfeksiyon gelişiminin artacağını ve ameliyatın zorlaşacağını belirtti. Paçacı’nın kitleye bağlı olarak beslenme sorunları yaşadığını aktaran Doç. Dr. Yılmaz, “Sürekli enfeksiyon atakları, ağrı ve ağızdan taş gelmesi hastanın yaşam kalitesini ciddi şekilde etkiliyordu” dedi.
Normalde bu tür ameliyatların yarım saat ile 1 saat sürdüğünü belirten Doç. Dr. Yılmaz, “Ancak hastamız sık enfeksiyon atakları geçirdiği ve tükürük bezi çok büyüdüğü için ameliyat süresi biraz uzadı. Toplamda 1,5-2 saat sürdü” dedi.
Ameliyat ekibinden Dr. Ferhan Biten ile Dr. Ebru Aydemir, tükürük bezi taşlarına sık rastlandığını, ancak Paçacı’dan çıkarılan büyüklükte taşlarla ilk kez karşılaştıklarını ifade etti.
‘Çok acı veriyordu’
Tükürük bezinden çıkarılan taşları kutuda saklayan Metin Paçacı, yaşadığı zorlukları anlattı. “Bu taşları saklayacağım çünkü bana çok eziyet verdi. İlk başta ağızdan çıkan minik taşların diş taşı olduğunu düşündüm. Geçen şubat ayında iş gereği şehir dışındaydım. Bulunduğum yer çok soğuktu ve boynumda şişlik oluştu. Antibiyotik tedavisi ile sorun geçici olarak çözüldü” dedi.
Boynundaki şişlik tekrar edince, sertlik ve taşları hissettiğini belirten Paçacı, “Tükürük bezi taşının aklıma gelmedi. Rize Ayder Yaylası’nda yaşadığım bu sıkıntı sırasında bölgede sel felaketi yaşanıyordu. Hastaneye gidememiştim. Boynumdaki şişlik yutkunurken çok
