ANTALYA, (Antalya Olay) – Antalya Sanayici ve İş İnsanları Derneği (ANSİAD) Başkanı Ercan Özbek, yatırım ortamının sağlıklı olması için güven ve öngörülebilirliğin elzem olduğunu ifade etti.
ANSİAD’ın 15. Olağan Toplantısı, ekonomist ve ANSİAD Fahri Üyesi Prof. Dr. Ümit Özlale’nin katılımıyla gerçekleştirildi. Toplantının açılışında küresel ekonomik görünümü değerlendiren Özbek, 2025 yılında dünya ekonomisinin ticaret savaşları ve jeopolitik gerilimlere rağmen yüzde 3’ün üzerinde büyüyeceğini belirtti. Küresel enflasyonun ise yaklaşık yüzde 4 seviyelerinde gerçekleşeceğine dikkat çekti. Özbek, “Bu büyümede merkez bankalarına olan güven, yüksek gelir gruplarının tüketim harcamaları, yapay zeka ve teknoloji yatırımları ile verimlilik artışları etkili oldu. Ancak küresel büyümenin geçmiş dönemlere göre daha düşük ve kapsayıcılıktan uzak bir yapıya evrildiği açık” dedi.
‘YAPAY ZEKÂ YENİ BİR KÜRESEL GÜÇ MÜCADELESİ ALANI’
2026 yılına yönelik küresel beklentilerin görece olumlu olduğunu dile getiren Özbek, popülizmin yarattığı risklere dikkat çekti. Özbek, “Ekonomik, sosyal ve politik kutuplaşmanın beslediği popülizm; jeopolitik gerilimleri, iklim politikalarındaki geri çekilmeyi ve stratejik emtia arz sorunlarını artırarak enflasyon baskılarını kalıcı hale getiriyor” şeklinde konuştu. Teknoloji alanındaki rekabete de değinen Özbek, yapay zekânın küresel güç dengelerini yeniden şekillendirdiğini belirtti. “Yapay zeka yatırımlarında ABD ve Çin açık ara öne çıkarken; Avrupa ülkeleri ve Türkiye bu yarışta geride kalıyor. Bu durum, yalnızca teknolojik değil, aynı zamanda makroekonomik ve jeopolitik sonuçlar da doğuruyor” dedi.
‘GÜVEN VE ÖNGÖRÜLEBİLİRLİK ŞART’
Türkiye ekonomisi üzerine değerlendirmelerde bulunan Özbek, 2025 yılında büyümenin yüzde 4’ün altında kalmasına rağmen beklentilerin üzerinde gerçekleştiğini vurguladı. Sektörel görünümde inşaatın öne çıktığını belirten Özbek, deprem bölgesindeki konut yapımlarının sektörü desteklediğini, sanayide ise otomotiv, savunma ve metal sektörlerinin pozitif ayrıştığını kaydetti. Antalya’nın turizmdeki stratejik önemine dikkat çeken Özbek, “Maliyet yapısı bozulan ve katma değeri düşük bir turizm anlayışıyla kültür turizmi, şehir turizmi ve nitelikli bireysel turizmi geliştirebilmemiz mümkün değildir. Rekabet gücü bu noktada hayati önem taşımaktadır” ifadesini kullandı. Cari açığın azalmasına rağmen dış finansman ihtiyacının sürdüğünü vurgulayan Özbek, Türkiye’nin iç tasarruflara ve doğrudan yabancı yatırımlara her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğunu belirtti. “Yapay zeka, biyoteknoloji ve veri merkezleri gibi alanlarda küresel şirketleri ülkemize çekebilmek için enflasyonla mücadelede kararlılık, öngörülebilirlik ve güçlü bir yatırım ortamı gereklidir” dedi.
Özbek, konuşmasının sonunda 2026 yılına ilişkin beklentilerini paylaşarak, “Bölgesel jeopolitik risklerin azalması, Almanya ekonomisinde toparlanma sinyalleri ve turizmde dış talebin güçlenmesi büyümeyi destekleyebilir. Para politikasında güven ve öngörülebilirlik korunursa, sınırlı faiz indirimleri de ekonomik faaliyetlere katkı sağlayabilir” değerlendirmesinde bulundu.
ANSİAD 15. Olağan Toplantısı’nın konuğu Prof. Dr. Ümit Özlale, küresel ekonomi ve jeopolitiğin benzeri görülmemiş bir belirsizlik sürecine girdiğini vurguladı. Özlale, “İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ilk kez dünya, hem iktisadi hem de siyasi olarak bu kadar büyük belirsizliklerin yaşandığı bir döneme giriyor. Bu durum beni ciddi şekilde endişelendiriyor” ifadelerini kullandı. Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan Orta Doğu’daki çatışmalara, Hindistan-Pakistan geriliminden Tayvan meselesine kadar birçok risk alanının eş zamanlı ilerlediğini belirten Özlale, bu gerginliklerin küresel ekonomik sistemi de baskı altına aldığını ifade etti. Son yıllarda küresel belirsizlik göstergelerinin tarihi seviyelere ulaştığını dile getiren Özlale, “Eylül 2001, Irak Savaşı, küresel borç krizi, Brexit, pandemi ve Ukrayna savaşı gibi olaylar, dünyayı adeta nefes alamaz hale getirdi. Bugün baktığımızda, ‘ne çektik’ dediğimiz bir tabloyla karşı karşıyayız” değerlendirmesinde bulundu. Pandemi sonrası dönemde küresel ölçekte korumacılığın hızla arttığına dikkat çeken Özlale, “Pandemi öncesinde yılda ortalama 3.600 ticaret müdahalesi yapılırken, bu sayı bugün 6 binin üzerine çıktı. Ülkeler, kendi pazarlarını korumak adına daha müdahaleci ve korumacı politikalar izlemektedir” şeklinde konuştu.



