Aysu DURSUN/ANTALYA, (Antalya Olay) – Akdeniz Üniversitesi’nden (AÜ) Prof. Dr. Ayşe Muhammetoğlu, Antalya’nın su kaynaklarında iklim değişikliği nedeniyle yüzde 20-30 oranında bir azalma yaşandığını açıkladı. Prof. Dr. Muhammetoğlu, “Suyun yönetiminde hem kurumlara hem bireylere büyük sorumluluk düşüyor. Kaynaklarımız azalırken talep artıyor, bu da bizi su fakirliğine doğru hızla götürüyor” şeklinde konuştu.
AÜ Çevre Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Ayşe Muhammetoğlu, Antalya’nın su kaynaklarıyla ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu. Antalya’nın tarım, turizm ve sanayi sektörlerinin su talebi açısından yüksek bir baskı altında olduğunu belirten Prof. Dr. Muhammetoğlu, “Antalya, Türkiye’nin su havzaları bakımından zengin illerinden biri gibi gözükse de, iklim değişikliği nedeniyle sıcaklık artışları, buharlaşma ve yağış eksikliği su yönetimini giderek zorlaştırıyor” dedi.
Kentteki su kaynaklarının büyük bir kısmının yer altı sularından sağlandığını ifade eden Prof. Dr. Muhammetoğlu, “Yer altı suyunu besleyen hidrolojik döngü yağış ve kar erimesine bağlı. Yağışlar azaldıkça yer altı suyu seviyesi düşüyor, bu da yeni kuyuların açılmasını zorunlu kılıyor. Arz-talep dengesizliği nedeniyle ciddi risklerle karşı karşıyayız” şeklinde konuştu.
Tarım sektöründe su kullanımının yüzde 75’in üzerinde olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Muhammetoğlu, “Antalya’daki suyun yaklaşık yüzde 75’i tarıma yönlendiriliyor. Tarımsal su kullanımının verimli hale getirilmesi gerekiyor. Bu durum gıda güvenliğini doğrudan etkileyen bir konu. Ürün deseni belirlenirken su varlığı göz önünde bulundurulmalı. Çiftçilerimiz bazen toprak veya iklimi değil, getiriyi önceliklendiriyor. Bu da su kaynaklarına baskı oluşturuyor. Tarımsal sulamada verimlilik artırılmalı ve ürün seçimi su kaynaklarına göre yapılmalıdır” dedi.
Sanayi sektöründe su tasarrufu, geri kazanım ve atıksu yönetimi uygulamalarının önemine dikkat çeken Prof. Dr. Muhammetoğlu, “Kentlerde suyun yaklaşık yüzde 20’si, sanayide ise yüzde 10’u kullanılıyor. Altyapı yenileme çalışmaları ve su kayıplarının azaltılması, tüm şehirlerde hız kesmeden sürdürülmelidir” ifadelerini kullandı.
Turizmin su kaynakları üzerindeki etkisini değerlendiren Prof. Dr. Muhammetoğlu, “Antalya’da suyun yaklaşık yüzde 21’i turizm sektöründe kullanılıyor. Bu ciddi bir rakam. Özellikle 5 yıldızlı otellerin sunduğu yüksek konfor, su talebini artırıyor. Antalya merkezinde kişi başı günlük su tüketimi 123 litreyken, turistik tesislerde bu miktar 600 litreye kadar çıkabiliyor. Yani kentlinin dört katı kadar su kullanımı söz konusu” dedi.
Yaz aylarında nüfus artışı ve turizm yoğunluğu nedeniyle su yönetiminin zorlaştığını vurgulayan Prof. Dr. Muhammetoğlu, “En kırılgan dönemi yaz aylarında yaşıyoruz. Bu nedenle otellerin ve turistik işletmelerin su verimliliği konusunda daha duyarlı olmaları şart. Gri su uygulamaları, yağmur suyu hasadı ve atık suların yeniden kullanımı gibi yöntemler yaygınlaştırılmalıdır” dedi.
Antalya’da özellikle kıyı bölgelerde yer altı suyunda aşırı çekim nedeniyle tuzlanmanın başladığını belirten Prof. Dr. Muhammetoğlu, “Korkuteli ve Elmalı gibi ilçelerimizde yüzey suyu kaynakları sınırlı. Yeni kuyular açılıyor ancak kıyı bölgelerimizde yer altı suyu çekimleri arttıkça tuzlanma riski yükseliyor. Bu da suyun kullanılabilirliğini düşürüyor. Tarımda kullanılan suyun sayaç sistemiyle ölçülmesi ve hacim bazlı fiyatlandırılması önemli. Böylece hem adil hem de tasarruf odaklı bir sistem kurulabilir” diye konuştu.
Türkiye’nin kişi başı yıllık kullanılabilir su miktarının 1300 metreküp civarında olduğunu kaydeden Prof. Dr. Muhammetoğlu, “1000 metreküpün altı su fakiri ülke anlamına geliyor. Aradaki fark az ama hızla kapanıyor. 2030 yılına kadar Türkiye’nin su fakiri konumuna geçme riski bulunuyor. Antalya’da da su kaynaklarında yüzde 20-30 oranında azalma yaşanıyor” dedi.
Su yönetiminin yalnızca kurumların değil, bireylerin de sorumluluğunda olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ayşe Muhammetoğlu, “Hepimiz bu sürecin parçasıyız. Sanayide, tarımda, turizmde ve bireysel yaşamda suyu verimli kullanmak zorundayız. Şebeke kayıplarının azaltılması, tarımda verimliliğin artırılması, kaynak çeşitlendirmesi ve tasarruf bilincinin güçlendirilmesi artık bir zorunluluk” ifadelerini kullandı. (Antalya Olay)



