Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nde (TOBB) gerçekleştirilen ‘TOBB Müşterek Konsey Toplantısı’na katıldı. Yılmaz, reel sektörle iş birliği yapmanın önemine vurgu yaparak, “Orta Vadeli Programımızı oluştururken ve diğer sektörel politikalarımızı belirlerken her zaman özel sektörümüzün ve reel sektörün görüşlerine dikkat ediyoruz. Ülkemizin yatırım, istihdam, üretim ve ihracat politikalarında reel sektörün kritik bir rol oynadığını, ülkemizi bugüne getirmede büyük çaba harcadıklarının bilincindeyiz. Eğer ihracatımız ve milli gelirimiz bu seviyelere ulaştıysa, bunu girişimcilerimizle, sizlerle başardık. Dolayısıyla, bundan sonra da her fırsatta merkezde ve illerimizde reel sektörümüzle bir araya gelmeye, onların sesine kulak vermeye ve ülkemizi daha ileri taşımaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
‘DÜNYA PANDEMİ ÖNCESİ NOKTAYA GELEMEDİ’
Dünyadaki gelişmelerin dikkatle analiz edilmesi gerektiğinin altını çizen Yılmaz, “Artık eski dünyada değiliz. Pandemi sonrası yeni koşullar içindeyiz. Dünya, hala pandemi öncesi seviyeye ulaşabilmiş değil. Diğer yandan, liberal, kurala dayalı küresel ticaret sisteminde belirgin bir zayıflama gözlemleniyor. Ülkeler korumacı politikalarla öne çıkmaya başladı. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere birçok ülkenin korumacı bir tutum sergilediği bir dönemdeyiz. Ayrıca dijital alanda, yapay zeka gibi büyük bir teknolojik dönüşüm yaşanıyor. Dünyanın bu yeni şartlarını yok sayarak atacağımız hiçbir adım anlamlı veya gerçekçi olmayacaktır. Yeni normali tanımamız gerekiyor. Küresel ekonomideki bu yeni normali iyi analiz etmeliyiz” ifadelerini kullandı.
‘DÜNYANIN GİDİŞATINI OKUYARAK HAREKET ETMEK DURUMUNDAYIZ’
Yılmaz, dünyada artan jeopolitik gerilimlere dikkat çekerek, “Ekonomik dönüşümlerle bağlantılı olarak yaşanan jeopolitik değişiklikler, çatışmacı siyasetin öne çıktığı bir dönemdeyiz. Özellikle bölgemizde, kuzeyimizde ve güneyimizde sıcak çatışmalar yaşanıyor. Bunları ekonomi politikalarımızı şekillendirirken göz ardı edemeyiz. Bu nedenle, ekonomik, teknolojik ve siyasi anlamda dünyanın gidişatını iyi bir şekilde analiz ederek hareket etmemiz gerekiyor. Türkiye ekonomisinin durumu açısından bakıldığında, genel küresel şartlar içinde dünya, 2003-2024 döneminde yaklaşık yüzde 3,5 büyürken, bizim ekonomimiz yıllık ortalama yüzde 5,4 büyüme kaydetti. Bu, dünya genelinin oldukça üzerinde bir performans. Pandemi sonrası tablo da oldukça önemli. Pandemi öncesi dönemi 100 kabul edersek, dünya ekonomisi son 4-5 yılda 115’e yükseldi. Türkiye ekonomisi ise bu süreçte 100’ken 130 olmuş durumda. Bu, dünya performansının yaklaşık iki katıdır. Elbette sorunlarımız var, her ülkede olduğu gibi. Ancak ülkemizin kamusuyla özel sektörüyle gösterdiği performansı da göz önünde bulundurmalıyız” dedi.
‘DAHA UYANIK OLMAMIZ LAZIM’
Yılmaz, yıllık enflasyon oranının yüzde 31,07 seviyesine gerilediğini belirterek, “Burada önemli bir noktaya değinmek istiyorum. Piyasadaki aktörlerin beklentileri oldukça iyileşmiş durumda ve hedeflerimize yakın. Ancak reel sektör ve hane halklarında bir düşüş gözlemlense de, geçmişe göre tam istediğimiz noktada değiliz. Enflasyon yüzde 31’e düştü, ancak reel sektörümüze sorduğumuzda, ‘Bir yıl sonra enflasyon ne olacak?’ sorusuna yüzde 35 gibi bir yanıt alıyoruz. Bunu aşağıya çekmemiz gerekiyor. Bu durum önemli çünkü bir sarmal oluşturuyor. Beklentileri iyileştirmeliyiz ki piyasadaki fiyatlamalar buna göre şekillensin ve enflasyon daha da gerilesin. Beklentilerdeki bu yüksekliği besleyen çeşitli faktörler mevcut. Özellikle sosyal medyadaki algılar önemli bir etken. Bu sadece bizimle sınırlı değil, tüm dünyada benzer bir eğilim gözlemleniyor. Sosyal medyada dayanağı olmayan birçok iddianın algı oluşturabildiğini görüyoruz. Örneğin, istatistik hazırladığını iddia eden ‘ENAG’ gibi yapılar var. Bu konular üzerinde daha fazla durmalıyız. Metodolojisi sağlam olmayan, uluslararası geçerliliği bulunmayan, veri şeffaflığı olmayan bu tür yapılar, toplumda yanlış algılar oluşturuyor. Üstelik bu durum, bazı kesimler tarafından ideolojik nedenlerle destekleniyor. Bilim insanları başta olmak üzere hepimizin daha dikkatli olması gerekiyor. Ekonomimiz üzerinde algılar kullanılarak operasyon yapılmasına müsaade etmemeliyiz” ifadelerini kullandı.
‘ÖZEL SEKTÖR GÜÇLÜ OLURSA TÜRKİYE GÜÇLÜ OLUR’
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ise, “Hepimiz biliyoruz ki, ekonomide zor bir süreçten geçiyoruz. Dünyada ticaret savaşları ve korumacılık yaygınlaşıyor. Küresel büyüme ve ticaret eski ivmesini kaybediyor. Ülkemiz ekonomisi de bu gelişmelerden olumsuz etkileniyor, ancak umudumuzu kaybetmiyoruz ve mücadelemizi sürdürüyoruz. İş dünyası olarak her koşulda üretmeye, istihdam sağlamaya ve ihracat yapmaya kararlıyız. Devletimizin yanımızda olmasını istiyoruz. Çünkü biliyoruz ki, özel sektör güçlü olursa Türkiye de güçlü olur” dedi.
