ANTALYA, (DHA) – Antalya Ticaret Borsası (ATB) ve Antalya Tarım Konseyi (ATAK) işbirliğiyle gerçekleştirilen ‘Tarım Gündemi’ programında, Antalya Ziraat Odası Başkanı ve Antalya Tarım Konseyi İcra Kurulu Üyesi Nazif Alp ile çiftçi Hacer Dönmez konuk oldu.
Programın sunuculuğunu üstlenen ATB Basın Danışmanı Vahide Yanık, Dünya Çiftçiler Günü vesilesiyle çiftçilerin karşılaştığı sorunlar, talepleri ve beklentilerini ele aldı. Antalya Ziraat Odası Başkanı Nazif Alp, tarım sektörünün giderek artan maliyetler ve iş gücü gereksinimleriyle zorlu bir alan olduğunu belirtirken, “Tarım zor zanaat” ifadesini kullandı. 15 yıl önce 6 milyon olan çiftçi sayısının 2 milyon 200 bine düştüğünü vurgulayan Alp, topraklarını terk eden çiftçilerin geri dönmediğini kaydetti. Çiftçi ailelerinin çocuklarının tarımla ilgilenmek istemediğini belirten Alp, kırsaldan kente göçün bu nedenle arttığını ifade etti. “Tarım karın doyurmuyor. 22 TL’ye mal ettiğimiz 1 kg domatesi 8 TL’ye satıyoruz. Eğer ben yaptığım sera ile çocuğumu doyuramıyorsam, çocuk da serada kalmaz, köyü terk eder. İşte bu yüzden köyler boşalıyor. Eli nasırlı çiftçiyi bu tarlada tutmak istiyorsak, tarımı desteklemeliyiz” dedi. Tarımda yaş ortalamasının 55’in üzerine çıktığını belirten Alp, “Tarımın gençleştirilmesi için çiftçinin çocuklarının para kazanması lazım” diye ekledi.
Yatta kullanılan mazottan ÖTV almayan devletin, çiftçilerden mazot üzerinden ÖTV aldığını belirten Alp, “Mazotun litresi 45 TL’de seyrediyor. Yatlara ÖTV’siz mazot veriliyor, ancak çiftçi 100 milyon insanı beslediği gibi, ülkeye döviz de sağlıyor. Dolayısıyla çiftçiler de ÖTV’siz mazot talep ediyor” dedi.
Tarımda aile işletmeciliğinin önemine dikkat çeken Alp, şirketleşmenin getirdiği sorunları vurguladı. “Bir şirket tarımda kazanmıyorsa hemen üretimi durdurur, ama çiftçi kazanamasa bile üretimine devam eder çünkü başka bir alternatif yoktur. Cumhuriyetin ilk yıllarında Osmanlı’dan kalan borçlar bile tarım ürünleri satılarak ödenmişti. Bu ülkenin çıkış yolu yine tarımda. Tarım, bugün de yarın da gereklidir. Çiftçi yoksa ekmek de yok” ifadelerini kullandı.
Çiftçilerin sigorta primlerini ödemekte zorlandığını, 5-6 kişilik bir ailede yalnızca bir kişinin sigortasının yapılabildiğini kaydeden Alp, “En çok yıpranan meslek grubundayız ama tarımda çalışanların çoğu sosyal güvencesiz. Eğer emekli olamayacaksak ve sağlık hizmetlerinden yararlanamayacaksak, çalışmamızın ne anlamı var? Devlet, sigorta primimizin yüzde 50’sini sübvanse etmeli” dedi.
İklim değişikliğinin tarım sektörünü en fazla etkileyen unsurlardan biri olduğunu belirten Alp, ani yağış, sel ve fırtınaların ürün kayıplarına yol açtığını söyledi. “Bu durumlarla başa çıkmak için bir sigorta sistemi geliştirilmesi gerekiyor. TARSİM sigortası yapılmalı, ancak sigorta şartları yeniden dizayn edilmeli. Ödeme koşulları ve zararların karşılanması için sistem daha kullanılabilir olmalı” dedi.
Aksu ilçesinde çiftçilik yapan Hacer Dönmez, çiftçilik hayatına annesinin yanında başlamış olup, “Başka bir meslek bilmiyorum. Gidecek yerim yok, okumuş bir insan değilim. Ben çiftçilikle büyüdüm, zor ama güzel bir meslek. Bir daha doğsam yine çiftçi olurdum” dedi. Dönmez, çiftçi ailelerinin günde 12-13 saat tarlada çalıştığını, bu nedenle ailelerine zaman ayıramadıklarını dile getirdi. “Bizler çocuklarımıza, eşlerimize zaman ayıramıyoruz, tatil yapma şansımız yok” şeklinde konuştu.
Dönmez, 3 oğlunun okuduğunu ve tarımda kalmak istemediklerini ifade ederek, “Büyük oğlum başka bir işte çalışıyor, düzenli bir geliri var ve sigortası yatırılıyor. Diğerleri de tarımda kalmak istemiyor. Maalesef benden sonra seracılığı yapacak kimse yok. Gençler sigortalı iş arıyor. Tarımda üretim maliyetleri çok yüksek ve ürettiğimizi maliyetinin altında satmak zorundayız. Para kazanamayınca gençler tarımı tercih etmiyor ve şehir hayatına yöneliyor. Bizler de işçi bulmakta zorlanıyoruz” dedi.
Çalışmalarına rağmen sigorta primlerini ödemekte güçlük çektiklerini belirten Hacer Dönmez, “Aylık sigorta masrafım 10 bin TL’yi buluyor. Bu parayı ödemekte bile zorlanıyorum. Devlet sigorta primlerimize destek vermeli” ifadelerini kullandı. Ayrıca, maliyetler altında ezilen çiftçilerin iklim değişikliğine bağlı afetlere karşı da mücadele verdiğini ve susuzluk krizine maruz kaldıklarını sözlerine ekledi.