2025 yılına dair küresel piyasalardaki gelişmeleri değerlendiren Barışık, yılın ilk yarısında önemli dalgalanmaların yaşandığını belirtti. Ocak ayında göreve başlayan ABD Başkanı Donald Trump’ın, nisan ayında aldığı gümrük vergisi kararlarının küresel piyasalarda büyük bir oynaklığa neden olduğunu ifade eden Barışık, ABD ile Çin arasında karşılıklı olarak artırılan tarifelerin küresel ticaretin yavaşlayacağına dair endişeleri artırdığını vurguladı.
Barışık, “Bu süreçte küresel hisse senedi piyasalarında yüksek volatilite gözlemlendi. Ancak yılın ikinci yarısında ABD’nin, başta Çin olmak üzere birçok ülkeyle ticaret anlaşmalarına yönelmesi, Trump’ın Çin ziyareti ve Fed’in beklentilerin üzerinde faiz indirimine gitmesiyle risk iştahının belirgin şekilde arttığını” söyledi.
Bu gelişmelerin etkisiyle küresel borsalarda güçlü bir toparlanma yaşandığını kaydeden Barışık, yıl başından itibaren dolar bazında S&P 500’ün yaklaşık yüzde 17, Euro Stoxx 50’nin yüzde 34, Nikkei endeksinin yüzde 27 ve Güney Kore Kospi endeksinin yüzde 70 oranında getiri sağladığını hatırlattı.
‘ALTIN VE GÜMÜŞTE REKORLAR GÖRÜLDÜ’
Değerli metaller alanında jeopolitik risklerin ve güvenli liman talebinin artış gösterdiğini belirten Barışık, Fed’in ek faiz indirimleri ve özellikle Çin gibi büyük merkez bankalarının artan altın taleplerinin altın ve gümüş fiyatlarını rekor seviyelere taşıdığını ifade etti. Barışık, “Yıl başından bu yana dolar bazında gümüş yaklaşık yüzde 150, altın ise yüzde 65 getiri sağladı” dedi.
‘BORSA İSTANBUL KÜRESEL RALLİYE EŞLİK EDEMEDİ’
Yerli piyasalara yönelik değerlendirmesinde Barışık, “Borsa İstanbul, 2025 yılında küresel borsalardaki olumlu performansa eşlik edemedi. BIST 100 endeksi yıla dolar bazında 2,79 cent seviyesinden başladı. Şu anda ise 2,63 cent civarında işlem görmekte. Endeks, yıl başından bu yana dolar bazında yaklaşık yüzde 6 değer kaybetti; aynı dönemde MSCI Gelişmekte Olan Ülkeler Endeksi yüzde 27 yükseldi. Bu ayrışmanın temel nedenleri arasında yılın ilk yarısında yurt içindeki belirsizliklerin yüksek seyretmesi, sıkı para politikaları ve yüksek faiz ortamı ile şirket finansallarının görece zayıf görünümü ve risksiz getiri araçlarının cazibesini koruması yer alıyor” ifadelerini kullandı.
Döviz tarafında ise dolar/TL kurunun yıl başından bu yana yaklaşık yüzde 21 artarak 42,9 seviyelerine ulaştığını dile getiren Barışık, “2025 yılı, dolar getirisinin hem enflasyonun hem de faiz getirilerinin altında kaldığı bir yıl oldu” şeklinde yorumda bulundu.
‘2026 TÜRKİYE İÇİN DAHA OLUMLU BİR YIL OLABİLİR’
2026 yılına dair beklentilerini paylaşan Barışık, “Türkiye ekonomisi açısından 2025’e kıyasla daha olumlu bir tablo öngörüyoruz. Dezenflasyon süreci devam edecek. Mevcut yıllık enflasyonun yüzde 31,07 seviyesinde olduğunu ve 2026 yılı sonunda yüzde 25 seviyelerine gerileyebileceğini tahmin ediyoruz. Şu anda yüzde 38 seviyesinde bulunan politika faizinin, 2026 yıl sonunda yüzde 29 seviyelerine gerileyebileceğini düşünüyoruz. Döviz tarafında ise dolar/TL kurunun 2026 yılını 51,00 seviyeleri civarında tamamlayabileceğini öngörüyoruz” dedi.
Barışık, 2025 yılının beklentilerin altında kalmasının ardından, 2026’da yatırımcılar için daha umut verici bir tablo oluşabileceğini belirterek “Faiz indirimlerinin hız kazanmasıyla birlikte risksiz getiri araçlarının cazibesinin azalmasını, buna paralel olarak halihazırda ucuz olduğunu düşündüğümüz Borsa İstanbul’a ilginin artmasını bekliyoruz” diye ekledi.



